EQ KOÇUNUN NOT DEFTERİ, NOT 18
“Bir alışkanlığın başlangıcı görünmez bir iplik gibidir; ama o hareketi her tekrarlayışımızda ipliği sağlamlaştırırız, ona bir elyaf daha ekleriz, sonunda kap kalın bir kablo olur, düşünce ve hareketlerimizi geri dönülmez biçimde bağlar.” Orison Swett Marden
Zihinsel Otomatik Pilot kavramı; abartmalara ve yanlış anlaşılmalara kurban oldu olacak... Bu yüzden bu konuya açıklık getirmekte fayda var. Otomatik Pilot, üzerinde kafa yormaksızın yaptığımız eylemler sırasındaki zihinsel hâlimiz için kullanılan bir kavram oldu. Kabaca; insan yapımı makinaların, insan güdümü olmaksızın ve fakat önceden programlanarak kendi işini kendi görmesi işine verilen adın, zihinsel hâlimize de verilmiş olması ne enteresan değil mi? Ancak buradan şu sonuç da çıkıyor; demek ki otomatik pilot sanıldığı kadar kötü bir şey değil. Öyle olsaydı kimse uçağa binmezdi bence 😊 Mindfulness (bilinçli farkındalık) yolculuğunun ilk adımı; otomatik pilotun bilinçli farkındalığıdır. Burada bilinçli farkındalığın altını özellikle çiziyorum çünkü bilinçli farkındalıkla didişmek arasında oldukça büyük bir fark var. Mindfulness, yok saymak ve savaşmak yerine yaklaşmayı öngören bir yöntemdir. Dolayısıyla didişmek külliyen hatadır. Üstelik Otomatik Pilot şahane bir zihin hâlidir. Aksi taktirde, otomobilimizi ehliyet kursundaki ilk gün gibi kullanırdık. Her şeyin feci halde farkında olurduk; elimizin altındaki direksiyonun, ayaklarımızın altındaki debriyaj, gaz ve frenin... Günün sonunda da bu yüksek farkındalık?! sayesinde “otomobili sırtımızda taşıdık” hissiyatını elde ederdik. Bu noktada şuna da dikkat çekmek istiyorum; eğer ister ve niyet edersem farkındalığın ne kadar fena bir şey olduğunu da ispat edebilirim. Tam da bu sebeple farkındalık yerine bilinçli farkındalık demeyi tercih ediyorum. Otomatik Pilot, hayatın akışı içerisinde olması gerekenleri alışkanlık hâline getirmemize, bu yolla da dikkatimizi başka şeylere verebilmemizi sağlıyorsa şahane bir biçimde çalışıyor demektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; tıpkı bir pilot gibi gerektiğinde “I have control” diyebilmek ve otomatikten manuel’e geçebilme esnekliğine sahip olabilmektir. Otomatik Pilot kontrolün sadece onda olmadığını açık ve net bir biçimde bilmelidir. Aksi taktirde düşüncelerimizi de kontrol altına almaya çalışacaktır. Alışkanlıklar düşünceleri, düşünceler de duyguları tetikler. Tüm bunlar bir araya gelip duyguları yoğunlaştıran modellere dönüşürler. Ve olan olur; kontrolümüzü kaybederiz, daha doğrusu kumanda düğmesi otomatik pilotta takılı kalır. İşte Mindfulness yani bilinçli farkındalık bu noktada devreye girer. Amaç; zihnimizin gerisinde çalışmakta olan programlardan (ki onlara bir izin vermiştik) bazılarını kapatmayı öğrenmektir. Kapatmayı öğrenmenin yolu ise, neyi kapatacağınızı bilmekten geçer. Yani sihirli sözcük yine ve her zaman “denge”dir. Otomatik Pilot sayesinde, işleyen belleğimizi alışkanlıklar oluşturarak geliştirme olanağına sahibiz. Dolayısıyla ondan kurtulmamız gerekmiyor, sadece doğru çalışmasını sağlamamız gerekiyor. Mindfulness yani bilinçli farkındalık öğretisinin hedefi de tam olarak bu…
Comments